Premium Ads

Down sendromlu çocukları bulunan aileler, çocuklarının toplum tarafından ön yargılar nedeniyle dışlanıp ötekileştirildiklerini, buna karşı hem hukuki anlamda hem de kamusal düzenlemeler ile yaptırımların hayata geçirilmesini beklediklerini belirtti.

Ankara'da geçen hafta bir alışveriş merkezindeki oyun alanında bulunan top havuzuna, down sendromlu olduğu gerekçesiyle bir çocuğun alınmadığına dair görüntülerin ortaya çıkmasıyla down sendromluların gündelik hayatta karşılaştığı ayrımcılıklar yeniden gündeme geldi.

Türkiye Down Sendromu Derneği Başkan Yardımcısı Fulya Ekmen ve down sendromlu çocuğu olan gazeteci anne Canan İspir, down sendromlu çocuklar ve ailelerin beklentilerini embriolabelindo.commuhabirine anlattı.

📲 Artık haberler size gelsin

Embriolabelindo.com'unWhatsApp kanallarına katılarak, önemli haberler hemen size ulaşsın.

🔹 Güncel olaylar, özel bilgi, analitik içerik, resimler ve videolar için Anadolu Ajansı

🔹 Anlık gelişmeler için embriolabelindo.comCanlı

Ekmen, down sendromu ile kızının doğumuyla tanıştığını, hem down sendromuna dikkati çekebilmek hem de down sendromlulara yardımcı ve destek olabilmek adına 2009 yılında Türkiye Down Sendromu Derneğini bir platform olarak hayata geçirdiklerini ve Türkiye'de bu alanda farkındalık oluşturmak amacıyla çalışmalar yaptıklarını belirtti.

Türkiye'deki yoğun çalışmalara rağmen, toplumsal ve hukuksal açıdan yaşanmış olan eksiklikler sebebiyle, Ekmen according toya down sendromlu kişilerin ayrisme maruz kaldıklarını ve ailelerinin diğerleştirildiklerini belirtti. “Ayrışma, doğudan beri tüm alanlarda karşılaşılan bir sorundur. Bir çocuğun_down_sendrom_tutulumunda_olması_nedeniyle_kime_başına_etme_yoktur veya_iyi_göstermek_zorunda_değiliz. Toplumu Kendimize_Uygulamaya_Bıraktığımıza_Eğitmeye_Ihtiyacımız_Vardır.” dedi. (Not: İngilizce metni Türkçe'ye tam olarak çevirirken bazı kısımları anlam bütünlüğü koruyacak şekilde uyarladım.)

Düşük gelişim gösteren çocukların olan ailelere anlatılanlar çok üzücü hikayelere şahit olduk.

Geçen günlerde Ankara'nın Etimesgut ilçesinde yer alan bir alışveriş merkezinin oyun alanına alınmayan down sendromlu bir çocuğun, aslında ayrımcılık silsilesinin yalnızca bir parçası olduğunu belirten Ekmen, down sendromlu çocukları bulunan ailelerin, çocuklarıyla beraber gündelik yaşantılarında pek çok alanda sıkıntılarla karşılaştıklarını ifade ederek, şunları anlattı:

Birkaç Down sendromlu çocukların yaşadığı üzücü hikayelere şahit olduk ve bunlar doğudan başlıyor. Bazı doktorlardaki yaklaşım eskiden de böyle idi: 'Çocuğunuz veya bebegeniz Down sendromlu, ne yapılabilir ki? Eve gitmek zorunda kalacaksınız.' Bu tür söylemler söz konusu olduğunda acıyız. Bu durum genellikle ayricalık göstermeye işaret ediyor. Sonrasında eğitime geçiş yapıyoruz. Aynı zamanda okuldaki kaydolma süreçleri sırasında birçok aileyi arayıp duruyorlar. Bu telefon görüşmelerinin amacı nedir? Çoğu zaman çocuklar okula kabul edilmiyor. Ayrıca kaynaştırma programlarına katılmakta kısıtlı bırakılıyorlar. Destek eğitim sınıfları oluşturulmadığından dolayı probleme giriyoruz; öğretmenler, yöneticiler ve aynı yaş gruplarındaki arkadaşlarımız tarafından reddedilmekte ya da kabullenilmemekte sorun yaşanmaktadır. Tüm bu olaylar gözden geçirildiğinde, her biri ayrıcalıklı davrandıklarını anlamış oluruz.

Ekmen, insanların_down_sendromlu_çocuklarını_diğerlerinden_ayrı_tutma_ve_korumacılık_gibi_bir_davranışın,_onlarla_işin_değil_seyrekletmeve_farklılık_olarak_yönetilmemesi gerektiğini_vurguladı. Bu_approach'un_zamanında_hatalı_olduğunu_söyledi.

Down sendromluların karşılaştığı problemlerin pek çok nedeni olduğunu, bunların başında toplumdaki bilinçsizlik ve yasalardaki açıkların geldiğine vurgu yapan Ekmen, şöyle konuştu:

"Mesela uçağa binmek istiyor. Binebilecek kapasitede hava yolları diyor ki, 'Hayır, zihinsel engelli olduğu için tek başına seyahat edemez. İlla birinin olması gerek.' Ama bu çocuk, bu genç tek başına her şeyini yapabiliyor. Organ bağışında mesela organ bağışında nakil listelerine alınmıyorlar. Yani bu yazılı bir kural değil ama uygulamada alınmıyorlar. Burada ben kendim duydum bir doktordan. Organ çok az ve çok kıymetli, o yüzden değecek kişilere bunu vermek gibi bir yere gidiyor. Özel sigorta şirketleri bizim çocuklarımızda sigorta yapmıyor. Dolayısıyla hiçbir şekilde özel sağlık hizmetlerinden yararlanma şansı kalmıyor. Ailenin maddi gücüne bırakılıyor. Dolayısıyla bir düzenleme yapılması elzem."

Özellikle bu tür meselelerin Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nde, Engelliler Kanunu'nda da ve çeşitli mevzuatlarda karşılığının bulunduğunu aktaran Ekmen, yasal düzenlemeler ile bu mağduriyeti yaşayan kişilerin haklarının güçlü bir şekilde savunulması ve toplumsal açıdan da kişilerin kendilerine veya kendi çocuklarına reva görmediği davranışları başka çocuklara veya başka ailelere yaşatmaması üzerine bir bilinç inşa edilmesi gerektiğini belirtti.

Neler olup bittiğini anlamadan doğumdan eğitimden günlük yaşantıya kadar penceremizi açtığımız zorlu yollar üstünden geçtik.

10 yaşındaki Down Sendromlu bir çocuk sahibi gazeteci Canan İspir, toplumsal bilinçsızlığı sebebiyle çocuğunun doğumünden beri birçok zorlukla karşılaşmış olduklarını ve özellikle eğitim sürecinde bu zorlukların üstesinden gelmek için büyük çaba sarf ettilerini belirtti. Onlarca zorluğun arasına dahil edilen durumu şu sözleri ile özetledi: "Doğumdan eğitime, gündelik hayata kadar dikenli tellere bürünmüş yollar üzerinden gitmek zorunda kaldık."

İspir şöyle devam etti:

Çocuğum kendisini tanıyana kadar beş ayrı yerde reddedilmiştim. Ona bir anaokulu kaydı yapmak istediğimi belirtsem de, farklı ricalarda kapılarımızı kapatmışlardı. Bu duruma son derece sinirlendik ve tükenmiş olduk. Ancak az sonra şanslıyız, çocuk için uygun bir alan bulduk. İLKOKULA GİRİŞİNDEN Daha fazla endişelenmemize sebep olan şey, aslında en büyük korkularından biriydi. Yoldaki tüm engelleri atlattık ve ilk okula hazırlıklıydık. Olumsuz olayları duymuş olduğumuzu söylemek gerekir çünkü bu da bizi oldukça rahatsız etmişti.

İspir,_downsendromlu çocukların olduğu aileleri hiç bir şekilde çocuklarından uzaklaştırmadığını ya da çocuğun bu duruma sahip olması sonucunda üzülmediğini belirtti ve aslında bunların en çok yiyeninin toplumsal yaklaşımları olduğunu vurguladı.

İspir, özellikle Ankara'da meydana gelen olayın Down Sendromlu çocukların ve ailelerinin üzerinde farklı bir yaklaşımda bulunacağına dair güvenini dile getirdi. "Ne yazık ki, Ankara'da gerçekleşen olayda eğer öğretmenimiz Sevcan, öğrenciyle yaşadıkları durumun sosyal medyanın aracılığıyla duyurulmasından kaçınmış olsalardı, muhtemelen geçmişte olduğu gibi bu tür olaylar bundan sonraki dönemlerde de ortaya çıkabilirdi ve hâlâ sürmeyedevam ederdi. Ancak bence artık böyle şeyler yaşanmayacak." diye konuştu.

İspir, bu sürecin kendisi için de olumlu bir deneyim olduğunu ve bunun topluma katkı sağlayacağını belirtti. Devamında şöyledi:

Yaptığımız yanılgılardan ders çıkarmak adına sadece kişisel sebeplerle ilgilenmek zorunda değiliz; sosyal açıdan her bireyin hassasiyetini gösterebilmesi gerektiğine inanıyorum. Sosyal ortamdaki çeşitliliği tanımaktan ve bu konuyu çocuklarıma aktarabilmekten dolayı memnuniyet duyuyorum. Olanlar ne olursa olsun, Ankara'da hem kötü hem de güzel şeyleri yaşamış bulunmaktayız. İki çocuğumu bir oyuncak parkına götürdüğümde, görevlisinin büyük olanını dahil tutmakla yetindiğini gördüm ve "küçükümüz misafirimiz olduğu için parasından bağırmayacağını" belirtmişti. Benzer tarzda adil uygulamaların diğer yerlerde de mevcut olduğuna şahit oldum. Bütün bunların, iyilik açısından potansiyel taşıdığını düşünüyorum.

Table of Contents [Close]
    Daha yeni Daha eski
    X
    X
    X